“Ruhunu Giydir” kitabımın yolculuğu

Benim için beklenen gün geldi. Yıllar önce niyet ettiğim, ancak tanımlayıp başlayabildiğim şey tam da buydu: Kalbimi açmak. Bu bir yolculuk. Ne kadarını açtığımı ve yarın neler olacağını bilmiyorum..Tek bildiğim, şimdi ve burada, buna minicik bir adım atabilmiş olmanın kalbimdeki çarpıntısı. Bunu kendime rağmen yapma cesaretinin verdiği mutluluk…

İnsana dokunacağım diye, içimde, şuursuzca yola çıkalı on yıldan fazla oldu. O eğitim yetmez bu da, konfor alanıydı, “nasıl olur”du, “ne derler”di derken biraz da öyle geçti. En başlarda, birilerine dokunmak için önce kendime dokunacağımı da bilmeme hadsizliğindeydim. “Hayat amacım insana dokunmak” diyordum. Ne kadar insana ne dokundum, onu da bilmiyorum. En iyi bildiğim; yolculuğumdaki her adım, her öğreti, her kişi, en çok bana dokundu ve bu iş böyle oluyor.

Sonra verebileceğim hediyelerimden birinin ne olduğunu bulunca “Bu mu yani?” dedim. Bunca emek, eğitim, işi gücü, ünvanı bırakmak bunun için miydi? Basit bir şeyler anlatmayı (İçimdeki eleştirel ebeveynin fikriydi bu) ve basit anlatmayı yediremedim kendime ve bir süre de bununla savaştım. Hayatın anlamı, insana dokunmak falan daha büyük şeyler değil miydi? Bu da yine kendime çalışma fırsatı oldu… Ne çok büyütmüşüm kendimi ve her şeyi gözümde… Hayat dediğin ne olduğunu bulup yaşamaktan ibaretmiş. Anlam dediğin şey senin ruhunun amacı, belki bir gazoz kapağı misali… Buyrun efendim. Ben kırküçüme az kala biraz kalbimi aralamaya, buradayım ve bir fikrim var demekten utanmamaya, ruhumu şenlendiren şeyleri yapmaya izin verdim kendime. Bunu da sizinle paylaşıyorum. Belki size de ilham olur. Belki bilgiler işinize yarar. Bildiğim tek şey: Kitap bahane, konu bahane, kalplere dokunmak şahane… 

Sevgiyle,

Başak Bilgen Camgöz

Bir cevap yazın