Dünya Nasıl Değişecek ?

Yıllardır değiştirmemiz gerekenler üzerine konuşuyoruz. Erdemler, öğretiler, kendimizi yontma… Entellektüel olarak, bir çoğumuz, bir çok bilgiye hakimiz. Buna rağmen bir şeyler değişmiyor, dünya bugünden yarına daha iyi olmuyor. Zira, kavram olarak konuşulanlar sadece bilgide kalıyor. Oluş, ancak yapmada usta oldukça kendiliğinden olan bir hal… Ayrıca bir bütün olarak değişemeyiz. Sadece bazı alanlarda dönüşebiliriz. Bu bir yolculuk… Çoğu zaman acılı…Değişim acısız olmuyor, olamıyor. Konfor alanından çıkmak gerekiyor. Çıkmamamız üzere kurguladığımız dirençleri farketmek ve anlamak gerekiyor. Tek tek bunlar üzerinde çalışmak. Bu arada, bir ve en önemli mesele bitince ancak bir diğerine geçilebiliniyor. Tek tek, yavaş yavaş, kendimize merhameti esirgemeden…

Bir diğer durum da; bilgiyi alıp içselleştirmek ve kendimize bakmak yerine sürekli dışarıya bakıyoruz. Tüm kurguyu ve dünyayı sorgulamak yerine hep içe bakmayı hatırlamak ve yola devam etmek gerekiyor oysa… Sorgulama, suçlama ve dışa yansıtma şekli. Biz sorguladıkça ve dışarıdakileri düzeltmeye çalıştıkça kendimizden uzaklaşıyoruz. Biz değişmeden dünya da değişmiyor. Kendimizi de hırpalamamalı. Kendimize şefkat duyarak çalıştıkça, ancak dışarıya da aynı yumuşaklıkla bakabiliyoruz.

Paketimizle geliyoruz sisteme ve paketteki herşey belli ki bir sınav, bir öğrenim alanı… Biz herşeyimizle tam ve ok iz. Hepimiz defolu üretim olamayız değil mi? Hepimiz birbirimizle aynı? Hepimiz iyi? Hepimiz kötü? Hepimizde aydınlıklar var ve karanlıklar. Hepimizde iyi ve hepimizde kötü. Tümevarım yapamayız kimseye ve kendimize. Bunlar hepimizde olan bazı parçalarımız. Sadece bakmamız gerekiyor. Artık olumlu yönde hizmet etmeyen parçalarım neler? “Artık” kelimesi önemli. Çünkü bir yere kadar hepsi bizim için önemliydi. Ama korunmak için, ama öğrenmek için, ama dönüştürebilmek için. Şimdi görme, kabul etme ve arada karşılaşacağımızı bilerek veda etme zamanı. Ancak tek tek… Yavaş yavaş… Evet arada karşılaşabiliriz. İçten bir kabul ve selam olmadan da öyle evrene falan değil, hiçbir yere gönderemeyiz. Görüp kabul ettiğimizde nereye gönderebiliriz? Sadece kendi kaynağına… Hiçbir şey boşlukta ve tesadüfen var olmuyor. Herşeyin bir sebebi ve geldiği bir kaynağı var. Aklımızın yarattığı iyiliğin ve kötülüğün, kalbimizin hissettiği olumlunun ve olumsuzun kaynağı. Gelmiş, geçmiş, gelecek aydınlığın ve karanlığın…Çünkü hepimiz aslında biriz.

Sevgiyle…

Başak Bilgen Camgöz

 

Bir cevap yazın