Herkesin biricik yolu, hikayesi ve uyanışları vardır. Benim önemli uyanışlarımdan ve her geçen gün uyanmaya devam ettiğim şeylerden biri: Eylemlerimde “Nasıl bulurlar” , “Daha çok sevilir miyim” ve nice sorudaki üçüncü şahısların hep kendim olduğum. Tüm davamız kendimiziz ve hikaye kendimizi sevip kabul vermeyi öğrenme üzerine örülüyor. Yazıldığı, söylendiği kadar kolay olmayan, çoğu zaman yıldıran, tuzağa düşüren de bu. Zira varoluşumuzun özü sevgi olsa da, kendimizi sevmemek üzerine inşa oluyoruz. Kurgu böyle, buna inandık ve her ne ise…
Uyanışları eylemlerde kullanmak için, soruları değiştirmek işe yarıyor. Yaptığın bir eylemde başkalarının düşüncelerini ve ilgilerini önemsiyorsan kendine sor: “Bunları yaparken aslında ne istiyorum?” ve “Bunların temel motivasyonu sevilme ihtiyacı mı” Bu iki soruya cevaplarını netleştirdikçe ve ihtiyaçlarını kendin karşıladıkça isteklerin değişebilir. Veya tam karşılayamadığın ihtiyaçlarını karşıladığına dürüst olarak devam da edebilirsin. Tek yol ve doğru yok. Sadece kendine dürüst ol, zira senin kanmadığına kimse kanmıyor.
Sana dışarıdan gelecek, senden başka ve fazlası yok. Senin kabından fazla gelecek ilgi, sevgi, kabul yok. Tek yol, ihtiyacını bulmak için içeriye doğru yürümeye devam etmek. Zira içinde kendine dair halin ne ise, dışarıdan sana yansıyan sadece ve tam anlamı ile o… Her gün adım adım, herkes vaktinde ve zamanında…
Her zaman sevgiyle, hep sevgiyle…
Başak Bilgen Camgöz